''Kötü bir yazarın iyi bir sözünü alıntılamaktan asla utanmayacağım.'' Seneca, Ruhun Dinginliği Üzerine, 11.8

Hipergerçek



Sahneye düşen ruh,
İmgelem perdesine yansıyan görüntülerin,
Değişken dekorlarına bulanarak
Her kılıkta bir eşyanın bedenine saklanıyor...
Sen, ey biçare kimliksiz gezgin...
Dağılıp parçalanan sahne üzerinde.
Sessizliğin kırılan yankısıyla
Kaçıyorsun yansıyan ifadenin ürkütücülüğü ile...
Bu yaşamı taklit eden koşturmaca,
Rahatlığın gevşek umudu...
Gerilim duvarlarının üzerine yürüyüşü değil mi bu?
Gelecek zamanın çöküntüsünü üzerine sermek için yaklaşan...
Daha fazla ve daha fazla benziyorsun artık...
Üzerindeki ölü toprağının ruhuna bulanmasıyla sen,
İnsan dedikleri etten ve kemikten deliliğe.
Sonsuzluğun ağırlığı zaman içinde yavaşlatarak seni,
Ayaklarını daha sağlam kökleştiriyor...
Arzın rahmine...
Ellerin açık yükseldiğini hissederek sıkışıyorsun şimdi iki dünya arasına.
Daha fazla ve daha fazla renklerin bulamacı...
Bu yaşamsal hatlar...
Her ayrıntıda sonsuza ıraksar,
Iraksar da hep aynı imgelem çıkmaz mı?
Bu yaşamın aldatan sahnesi üzerinde;
Ağaç, Hayvan, İnsan, Yıldız, hiper-galaktik diyarlar... Aynı değil mi?
Ey ruh üzerine dökülen maddenin cevheri
Her boyut düzeyinde aldatmaz mı, bir başka görüntüyle seni?
Eğer yükseldiğini hissediyorsan bu kelimeler içinde.
Bu cümleler aldatmasın seni...
Bir noktasın sen;
Tüm geometrilerin temeli,
Tüm seslerin notası
Ve tüm renklerin ışığı...
İmgelemin aldatan biçimi!
Her şey, bir şeydir. Sonsuz şekiller karmaşasında, bağları yıkılmış...
Aaaaahhhhhhh!
Çığlıkların şiddeti.
Âlemin yalnızlığı
Kaosun denklemleri...
Çözülmüş tüm kelimeler anlam denizinde, kendi ifadesinde batmak için...
Bir hazineye dönüşmenin gayretiyle...
Ve hareketin kaynağı...
İçine sızıyor limitlerini aşıyorsun...
Parçalanışın yeni parçalar yaratıyor sonsuzluğun kalıbında...
Sarsılış...  Sonsuzluğun tutsağısın.
Aaaaahhhhh!
Âlemin çığlığı.
Kendini dıştalayan bu içkinlik...
Var olan her şeyin bütünselliğinde hiçliğe varmak istiyorsun!